billurtaj

Janset: Hanımlar Everyone Beyler!

Janset ile hayata, müziğe ve planlarına dair tatlı bir sohbet gerçekleştirdik.

Kimdir Janset? Kendinden biraz bahsetmek ister misin?
Sadece her şekilde müzik bağımlısı bir insan. Müzik yapmak, dinlemek, onunla bağlantı kurmak, kendimi ve dünyayı anlamak benim en önem verdiğim ifade biçimidir.

Müzik ve Hip hop kültürüyle tanışıklığın ilk ne zaman başladı?
Şanslıyım ki, ağabeyim erken yaşlarımdan itibaren müziğe bağlanmamı sağladı, Missy Elliot ve So Solid Crew’un zirvede olduğu zamanlarda 12-13 yaşlarımda kendi kendime hiphop yapmaya başladım diyebilirim.

Rap müziğin anlamı nedir senin için?
Rap (benim gönlümde) müziğin bir parçasına uyacak şekilde inşa edilmiş şiir gibi bir şey. Rap bir mesaj, bir düşünce, bir fikir, bir hikaye, bir his olabilir… Sözcüklerle yaratılan ifadeler ve gözlemler için hayati rol oynayan belirli bir flowla her kişinin karakterinin etrafında inşa edilebilen bir araçtır (mumble rap değil tabii ki) :).

Hayata karşı “dark” diyebileceğimiz sert ve dik bir halin var sanki ve bu yazdıklarına da yansıyor. Bu konudaki düşüncelerin neler?
Bence insanlar hayattaki mutluluğu çok hızlı bir şekilde kabul etmekte, eşzamanlılıkla dolu büyük fırsat anlarını görmek için spektrumlarını (renklerin, seslerin, elektromanyetik dalgaların ya da diğer fiziksel gerçeklerin, belli bir değer kümesi ile sınırlanmadan birbiri ardına süreklilik içinde sonsuz değişmesi durumudur.) genişletmekte ve yine de yaşamın karanlığını kabul edememektedirler. Hayat hem sıcak ve soğuk, hızlı ve yavaş hem de iyi ve kötüdür. Pozitif olmak çok daha fazla enerji gerektirir ve yine de pozitif olmamızın tek yolu, bize olan tüm kötü şeyleri ya da başkalarına yaptığımız şeyleri kucaklamaktır (çoğu insan da onların var olduğunu görmek istemez) hayattaki “karanlık” müziği veya konuları kucaklayarak… Sadece dünyayı ve kendinizi daha iyi tanımanın ve hayatın bize karanlığı gösterebileceği durumlarda daha güçlü olmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum. Hayatta yaşadığımız her şey bizi aslında olduğumuz şekle sokuyor. Aslında yazdığım sözlerle derinlere inerek insanların yaşamındaki duygularını müziğiye yansıtıyorum.

Sokak senin için ne ifade ediyor? Müziğini besleyen unsurlar arasındaki yeri nedir?
Bana göre ‘sokaklar’ terimi, sadece fiziksel anlamda kaldırımlar ve sokak köşelerinden ibaret değil de her türlü aktiviteyi kapsıyor. “Sokaklar” dan gelmek veya “sokak” kültürünü anlamak, yaşanılan tecrübeler yoluyla edindiğiniz bir kültürdür. Londra’da farklı yaşanmışlıklardan gelen birçok birey, büyürken kendilerini yalnız hissediyor, aileler çocuklarını yetiştirmek için mücadele ediyor ve boş zamanların olmadığı 3 farklı işte çalışıyorlar. Bu durum da çocuğun sokaklarda bir nevi ikinci aile yaratmasına yol açıyor ve bu gayet normal bir hal almış durumda. Yolculuğum boyunca arkadaşlar ve birlikte iş yaptığım insanlar edindim ve bunun bir kez daha beni olduğum kişiye dönüştürdüğünü biliyorum, ‘sokaklardan’ toplumda ne yapılacağı ve ne yapılamayacağı hakkında harika dersler alıyorsunuz – en önemlisi de kendinizi nasıl idare etmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Ancak temellerimizde bu zihniyette kalan ve girişimci olamayıp, hedeflerine ulaşamayan herkes bunun aynı zamanda birçok insanı geride bırakabilecek bir düşünce tarzı olduğunu bilmektedir. Bu nedenle, bu çılgın hayatta edinilen tüm bilgileri nasıl dengeleyeceğine karar vermek biraz da bireye bağlı birazda o sokaklara nasıl baktığına bağlıdır, tıpkı bakıp görmek, duyup işitmek gibi.

Tarzını grime, R&B ve Hip hop a yakın buluyorum, ek olarak tarzların eskisi kadar keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığını düşünmüyorum. Senin fikrin nedir?
Asla ‘türlerin’ ve belirli müzik kategorilerinin tam anlamıyla bir hayranı olmadım. Evet, şovlarında veya setlerinde belirli DJ’lerin radyoda çalınmasını daha erişilebilir hale getiren elektronik müzik için tempolar var… Ve kesinlikle çoğu insanın da bildiği üzere kullandığım ve sevdiğim tempolar var. Birkaç yıl boyunca sadece 140 tempo’luk müzik yaptıktan sonra… kendimi sınırladığımı hissettim, bir gün caz şarkısı, başka bir gün çok daha yavaş olan bir hip-hop şarkısı yazmak istedim. Kendimi bir türe adayamıyorum çünkü yarın ne yapmak isteyebileceğimi asla bilemiyorum. Bazı ruhların evcilleştirilmesi daha kolaydır, ancak yaratıcılık söz konusu olduğunda ruhumun oldukça özgür olduğunu düşünüyorum.

Söz yazıp üzerine beat besteleyenlerden misin yoksa beat üzerine söz yazanlardan mı?
Önce beate aşık olmalıyım, sonra sözcükleri beate uydurmalıyım. Çoğu zaman böyle çalışırım.

İnstagram canlı yayınlarında gördüğüm kadarıyla beat yapımı konusunda da gayet yeteneklisin. Kendi beatlerini yapıyor musun?
Kesinlikle kendime tam anlamıyla bir producer diyemem … Temellerini bildiğim için beatmaker demek istiyorum. Yapmayı sevdiğim şeyler genellikle ortam müziği gibi parçalardır. Rapçiler üretemenin yolunu bulurlar. Fakat.. kendi müziklerimi gittikçe daha fazla üretme ihtiyacını hissediyorum. Bir yapımcıyla bağlantı kurmak ve benim olmayan bir beate bir şeyler yazmak konusunu da çok büyülü buluyorum, böyle olduğunda ise sadece konsepte odaklanabiliyorum ve bir araya gelen 2 zihnin büyüsü de akıp gitmeye başlıyor.

Sektörde bir kadın olarak var olmak ne kadar zor oldu senin için? Bir misyon olarak görüyor musun bunu kendinde? Beğendiğin kadın Mc/Rapper’lar kimler?
Müzik yaratma konusunda cinsiyetin önemli olduğunu gerçekten düşünmüyorum. İnsanlar bir kadın rapçi olduğumu düşünebilirler ya da bazı kadınlar kariyerlerini diğer erkek rapçilerle karşılaştırabilirler, ama ben pek de öyle düşünmüyorum. Özellikle de sadece stüdyodaki rap parçaları yazan ve kaydeden bir sanatçısı değil de uzun zamandır MC olarak çalışıyorsanız isminizi duyurmak gerçekten zordur. Cinsiyet şimdiye kadar üzerinde pek durduğum bir şey değil, bir kadın olarak sesinizi nasıl yansıtacağınızı öğrendiğinizde (sesinizin bass’ının az olduğunu anladığınızda), ses + flow’u anladıktan sonra müziğinizi yapmak için yeterli olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle olabileceğim en iyi olmak ve hiçbir şeyin beni geride bırakmasına izin vermemek benim için bir görev haline geldi. Bence birçok kadın kendine güven ve inançla bu piyasada mücadele ediyor bu oyunun büyük bir parçası. Tabii ki, Missy Elliot, Eva, Lady Leshurr .. dahil olmak üzere dinleyip sevdiğim birkaç kadın MC / Rapçi var ama kesinlikle yeni lezzetlerle sahneyi zenginleştirmek için daha fazla farklı kadın rapçilere ihtiyacımız var!

Türkiye’de ve dünyada örnek aldığın, dinlediğin ya da beraber çalışmak istediğin isimler kimler?
Aklıma gelen birkaç tanesini sayabilirim. Saba, Kendrick Lamar, Pharrel Williams, Immortal Technique, Nicolas Jaar, Nils Frahm – gibi sanatçılarla rap yapmayı çok isterim … gerçeküstü ve unutulmaz bir şey yaratmak için işbirliği yapmak istediğim gerçekten  farklı karakterler .. James Blake .. Ceza ile grime bir parça yaptığımızı düşünsene! Haha çok bomba olurdu.

Londra’da doğup büyümüş biri olarak Türkçe söz yazmak eminim ki zordur senin için. Gerçi Bilingual albümünde iki dile de ne kadar hakim olduğunu görmüştük. Mükemmel bir sentez olduğunu düşünüyorum ve dinleyici olarak da çok keyif veren bir durumdu. (Hanımlar if you want beyler gün içinde kullandığım bir tabir oldu :D) Türkçe bir şarkı ya da yine Bilingual işler görebilecek miyiz senden?
🙂 hahaha .. Duyduğuma sevindim.
Kesinlikle daha fazla iki dilli parçalar olacak… Tamamen Türkçe bir şarkıyla sizi çok şaşırtabileceğimi biliyorum ama dürüst olmak gerekirse kendinizi o kadar büyük bir beklenti içine sokmayın çünkü doğal olmaz gibi hissettiriyor .. Yani, zaman gösterecek:)

Daha önce “Sorted it out” da gördüğümüz tarzda (Hatta “Sorted it out” un da içinde bulunduğu) elektronik müzik ağırlıklı bir EP olan Retrospective’i yayınladın, daha önce de dediğim gibi tarzının bir çok farklı tarzı kapsadığına inanıyorum. Senin bu EP için dinleyicide yaratmak istediğin mod nedir?
Retrospective eski bir EP idi … 2013’te piyasaya sürdüğüm, aslında ilk solo EP’mdi ve o zaman ücretsiz mp3 olarak dijital platformlarda indirilebiliyordu, Geriye donüp balktığımda, Stinkahbell döneminden sonra Retrospective albümümle o zamana kadar olan her şeyi o albümde toplamak istemiştim, gerçekten o zamandan beri de geriye bakmadım…

Birden fazla tarzda müzik yapmanın amacı bir arayış mı yoksa yapabiliyor olmanın verdiği tatlı haz mı ?
Benim için müzik bir yarış değil. Sanat ve gözlem yoluyla kendini gerçekleştirmek demek kısaca. Sanırım müziğe bazıları yarış olarak bakabilirler, eğer bende böyle görseydim trendleri benimsemiş ve kopyalamış olurdum…Böylelikle de kendi sesimi ve tarzımı ortaya çıkarmam çok zor olurdu. Kendi tercihlerinizi yapabilmek sabır ve zaman ister ve kariyerimi kendi tırnaklarımla kazıdım, zaman içinde tek bir müzik türüne bağlı kalamayacağımı fark ettim. Aksi halde çok kısıtlayıcı olurdu.

Seni Türkiye’de daha sık görmeyi çok istiyoruz, Türkiye’deki dinleyicilerine söylemek istediğin bir şey var mı ?
Beni dinlediğiniz ve desteklediğiniz için, zihinlerinizde yeni ufuklar açmama izin verdiğiniz için, burada ve orada bu güzel dili öğrendiğim ve Türkiye’nin yarattığı bu tutkunun bir parçası olabildiğim için size teşekkür ederim. Türk arkadaşlarımla ve ailemle bağlantı kurabilmem, diğer rapçiler ve müzisyenlerin gelişimime ve tutkuma katkısı çok büyük gerçekten ve dünyanın 2 farklı bölgesi ile bağlantı kurabildiğim için çok şey öğreniyorum ve bunun için fazlasıyla minnettarım. Dünya çapında kitleye sahip olabilmek benim için her zaman hedef olmuştur – bu yüzden iyi ortamları ve iyi enerjileri elimizden geldiğince genişletmeye devam etmeliyiz.

BİLLUR MARATONU

Kahve mi çay mı?
Çay

En sevdiğin kötü karakter? (Dizi/Film)
Joker

Tarzının tamamen dışında gizlice dinlediğin şarkı ya da sanatçı var mı ?
Küçükken Spice Girls’e kafayı takmıştım. Neyse ki gelip geçici bir hevesti. Şu zamana kadar film müzikleri ve klasik müzikler çok fazla dinliyorum.

Salgın döneminde kendinde yeni fark ettiğin bir özellik ortaya çıktı mı ?
Tuval üzerine soyut akrilik resim yapmaya başladım ve oldukça da zevk alıyorum.

Londra grisi mi İstanbul mavisi mi ?
Off.. İstanbul Mavisi

Başa dön tuşu