sanat

Sailor Moon’un Kuir Gezegeni

Küçükken gittiğim bir yer, dinlediğim bir şarkı ve izlediğim bir şeyi yetişkinlikte tekrarladığımda haliyle o zamanlar anlamadığım veya yüklemediğim yeni anlamlar ve fark edişler yaşıyorum. Yakın zamanda bu durumu küçükken izlediğim Sailor Moon (Ay Savaşçısı) adlı animede yaşadım. 1992’de yayınlanan Naoko Takeuchi‘nin ilk olarak mangasından uyarlanan animede, uzaydaki kötü güçlerle savaşan genç öğrenci Usagi Tsukino ve arkadaşları etrafında yaşanan olayların konu edindiğini söyleyebiliriz. Birçok ülkede sansüre uğrayan animeyi yeniden izlemeye başlayınca konunun, 5 gezegen savaşçısının kötülerle savaşıp gezegenlerini korumasından ibaret olmadığını, kuir bir bilincin yaratılmak istendiğini anladım.

Sailor Moon aşk, aile ve arkadaşlık konularını çevreleyen cis-normativitenin yavaşça eridiğini izlediğimiz birçok bölümden oluşuyor. Animedeki cinsiyet rollerine baktığımızda oldukça heteroseksüel ilişkilerden oluştuğunu düşünsekte bölümler ilerledikçe cinsel yönelimlerin ve kimliklerin de değiştiğini görüyoruz. Aşkın sadece kadın-erkek arasında olmayacağını da gördüğümüz iki ilişki, animeyi heteronormatif ilişkiler bütününden de kurtarıyor. Kunzite ve Zoisite, Haruka ve Michiru’nun aşkları buna en önemli örneklerden olup çıkıyor. Özellikle Uranüs gezegeninin savaşçısı olan nam-ı diğer Haruka manitası Neptün gezegeninin savaşçısı Michiru’ya göre daha maskülen ve cinsiyeti erkek sanılsa da bir gezegen savaşçısına dönüştüğünde, dişil savaşçı kıyafetleriyle karşımıza çıkıyor.

Haruka’nın kendisini cis bir kadın olarak tanımlamadığını anladığımızda ikili cinsiyet normları arasında “savaşçıya dönüşme” pratiğiyle akışkan bir cinsiyeti izleme keyfine erişiyoruz. Sailor Moon kuir bir aşkla da kalmıyor ikili cinsiyet rejimi içinde yaratılan aile kurumuna da kuvvetli bir tokat yapıştırıyor. 3 kadın savaşçının yaşça küçük olan başka bir savaşçıya sadece annelik yapması ailenin kutsallığını da patriyarkayı da kudurtuyor. Her şeyin sonunda da homofobik olmayan, birbirini sürekli destekleyen ve koruyan arkadaşlık ilişkileriyle büyüyen karakterlerimizin hikayeleriyle de insana dair ne varsa izleyicilere ilham vermiş oluyor.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu