Bir Gün Her Şey…
Mutluluk, belirli bir tanımı olmayan, kişiden kişiye göre değişen bir kavramdır. Genel bir tanımlama yapmak istersek, mutluluk insanın hayatından memnun olmasıdır diyebiliriz. Fakat özellikle postmodern toplumun da etkisiyle insanlar günümüzde gitgide mutsuzlaşmaktadır. Mutlu olma hissiyatı insanlar tarafından yanlış algılanıyor, aslında mutluluk, bir süreç olarak değerlendirilmelidir. Yani bir kişiye mutlu musun diye sorduğunuzda gün içerisinde yaşadığı sorunları düşünerek ”mutsuzum” yanıtı vermesi yerine bir aydır ya da bir senedir hayatına bir göz atarak, yaşadığı iyi ya da kötü her şeyi düşünerek, mutlu ya da mutsuz olduğu kararını vermesi daha sağlıklı olacaktır.
Mutsuz olmayı etkileyen en önemli sebeplerden birisi, insanın kendisini bu duruma şartlamasıdır. Eğer kişi gün içerisinde can sıkacak bir durumla karşılaştığında, gece boyu aynı problemi düşünürse mutsuz olması kaçınılmazdır. Elde çözüm yoksa sorunu tekrar tekrar düşünmenin hiçbir getirisi yoktur.
Bertrand Russell ” Mutlu Olma Sanatı” adlı kitabının ”Byron Mutsuzluğu” bölümünde şöyle diyor:
Aramızda akıllı olanlar, geçmişi öğrenip anlamış ve artık dünyada yaşamaya değer hiçbir şey kalmadığı kanısına varmışlardır; böyle düşünenler aslında mutsuzlardır. Fakat mutsuzluklarının evrenin doğası gereği olduğuna ve aydın birisinin zaten mutlu olamayacağına inandıları için mutsuzluklarından kıvanç duyarlar. Ama onların mutsuzluktan gurur duymaları, daha az bilenlerin, mutsuzluğun nedenlerinin gerçekliğinden kuşkulanmalarına yol açar; onlara göre, mutsuzluğundan zevk alan mutsuz değildir. Bu görüş çok basittir; mutsuz olanların kendilerini üstün kavrayışlı görmelerinde az da olsa bir avuntu varsa da, küçük zevklerden yoksun kalmaya değecek kadar değildir. Ben kendi payıma, mutsuzlukta herhangi bir üstünlük göremiyorum. Akıllı adam, koşulları elverdiğince mutlu olur ve evreni anlamaya çalışırken acı duymaya başladığı noktada, başka düşüncelere geçer.
Hayatın amacını sorguladığımızda her şeyin boş olduğu felsefesiyle mutsuz olabiliriz, fakat bazen içinde yaşadığımız dünya katlanılamayacak hale geldiğinde, kendi dünyamızdan kopup başka dünyalara gitmek de mümkündür. Bunu kimisi bir filmle, tiyatroyla, sanatla yaparken kimisi okuduğu bir kitapla ya da bir ağacın altında bulutları izleyerek de gerçekleştirebilir.
”Akıllı insan sorunlarını gerektiği zaman düşünür; başka zamanlarda ise başka şeyler düşünür; gece hiçbir şey düşünmez.”
Mutluluğumuzu engelleyen en büyük problemlerden birisi düşüncelerimizi kontrol edememektir. Özellikle daha gerçekleşmemiş, belki de hiç gerçekleşmeyecek olayları kafamızda büyütüp felaket senaryoları kurarak sonuca atlarız. Halbuki hayatımızdaki sorunları doğru zamanda doğru bir şekilde düşündüğümüzde fiziksel ve zihinsel olarak daha az yorulur ve daha az acı çekeriz.
Hayatta başarı ve parayı amaç olarak görürsek, bu amaç için elimizden geleni yaparız ve geriye dönüp baktığımızda, amacımıza ulaşmış olsak da, bizden birçok şey alıp götürdüğünü fark ederiz. Mutluluk da hayatta amaç olarak görülmezse eğer, kendimize vereceğimiz küçük tavsiyelerle, ulaşılması güç değildir…