Karanlık Taraf’ın Gerçek Ustası

Michelangelo Merisi de Caravaggio, 1571 yılında Milano’da doğdu. Genç yaşta ailesini kaybeden Caravaggio, tıpkı tablolarındaki gibi karanlığın içinden yükselerek Barok dönemin en önemli ressamı haline geldi. Hem kılıç ve bıçaklara düşkünlüğü hem de epik sayılabilecek olayları gündelik hayatın sıradanlığıyla tasvirlemesi, onu diğer ressamlardan ayırdı. 

Kendisi hakkındaki genel kanı deli-dahi olduğu şeklindedir. Genç yaşından itibaren resim yapan Caravaggio, başka bir ressamın altında çıraklık yaparak ressamlığa başladı. Milano’dan ayrıldıktan sonra adı sanatla özdeşleşen Floransa yerine Roma’yı tercih eden ressam, burada eserler üretmeye başladı. Özellikle ışık ve gölgelerle sağladığı muhteşem teknikle, kendisinden sonra gelen ressamları etkilemiştir. Barok dönemin en önemli ressamının, sanat dışındaki konularda sıkıntı çekmesi ise birçok nedenle ilişkili olsa da kendisinin kavgacı kişiliği ve ölümle sonuçlanan olayların içinde bulunması, Roma’da tepki yarattı. Bunları bir kenara bırakırsak resimlerinde gerçekten sokakta karşılaştığı insanları çizmesi, hatta Hz. Meryem’in ölümünü anlattığı resminde cesedin şişmesi ve ilahilikten çok gerçekçiliğin ön planda olmasıyla, başlı başına bir tarz yarattı. 

Caravaggio, resimlerinde dini ve mistik olayları, gündelik yaşamıyla harmanlıyordu. Birçok kiliseye resimler yapan Caravaggio, bir defasında hac yolculuğunu resmettiği çalışmasında yine sokaktan insanları hacı olarak gösterdiği için, kilise tarafından kabul görmemiştir. Aziz Matta’nın İncil’i kaleme almasını tasvir eden çalışmasında ise Aziz Matta’yı sıradan bir insan gibi çizmesi, kendisine Tanrının sözlerini getiren meleğin beğenilmemesi sebebiyle revizyon istenmiştir ve ikinci bir tablo yapması gerekmiştir.

Caravaggio’nun resim teknikleri zaman zaman tepki görmüş olsa da ressamlığı her zaman saygı görmüştür. Karanlığın içine özenle yerleştirdiği ışığı tam odak noktasına yönlendirmesi tamamen kendine özgü bir teknikti. Öyle ki odak noktası olarak seçtiği kişiyi, ışığı kullanarak adeta göze sokması ve seken gölgelerle istenilen etkiyi sağlayan ressam, tuvalde sıradışı bir atmosfer oluşmasını sağlamıştır. 

Söz konusu duygular olduğunda da gerçekçi duruşunu koruyan Caravaggio, fantastik olaylarda sıradan figürleri kullandığı gibi, ışığı da duyguları hissettirmek için kullanmıştır. Tuhaf bir insan olduğu için, zirveye çıkması beklenen dönemlerini cinayet şüphesiyle aranarak geçirmiştir. Başına konulan ödüller ve peşindeki insanların üstünde yarattığı gerginlikle kurtuluş yolu arayan Caravaggio, çok sevdiği kılıçlarla da iç içe olacağı Malta Şövalyelerine dahil olarak, dokunulmazlık kovalamıştır. Daha sonra yine olay yaratıp oradan da kaçmak zorunda kalan ressam ölümüne kadar bu sinirli halinden çok çekmiştir. Caravaggio sansasyonel hayatının yanında resimlerinde de alışılagelmişin dışında işler yaptı; Vaftizci Yahya tablosunda, Yahya’nın akan kanını kullanarak imzasını attı, David ve Goliath tablosunda ise kesik başlı Goliath’ı kendi yüzüyle tasvirlemiştir.

Ressamlığıyla birçok ilke imza atan Caravaggio, “serseri-serbest stili” hayatındaki skandallarıyla başlı başına aykırı bir figürdür. Çalışmaları sebebiyle ufak tefek sorunlar yaşasa da o dışlanmış bir insan değildi, ne yaptıysa kendi kendine yaptı ve bir sahilde yürürken tek başına hayata gözlerini yumdu… Eserleri kilise duvarlarını süsleyen ressamın çoğu resmi ise kaybolmuş ve dağılmıştır. 

Başa dön tuşu