sanat

Kadife Sesli Adam…

Ağustos sonlarıydı, Yaman ve Berke’yle, hadi takılmaya diyerek Kadıköy’e gitmiştik. Ertesi gün işe gitmenin getirdiği zorunlulukla mekandan erken kalkarak Kocamustafapaşa yoluna koyulmuşken, arabada Summertime Sadness çalıyordu. Usul usul giderken, arabamızı polis çevirdi, asayiş falan bir de… Neyse biz arabadan indik tabi, öğrenciyiz, temiziz. Önce kimliklerimizi istediler, sonra üzerimizi aradılar. Hatta işi bir adım daha ileri götürüp paketteki sigaralarımıza tek tek baktılar. E haliyle gerildik biraz. 

Daha sonra bizde sorun çıkmayınca arabaya geçebilirsiniz dediler. Tam kemerimi takarken, az önceki ciddiyetinden uzak bir şekilde sarışın, 30-35 yaşlarındaki polis ağabey cama kolunu yasladı ve dedi ki “Yav bunları dinleyeceğinize Charles Bradley dinleyin. Yaz bakayım oraya How Long diye bir şarkısı var.” Tabi ben biraz şaşkın biraz meraklı bir halde telefona gömüldüm. Sonra da “Doğru yazdım değil mi polis ağabey, adam bu?” diye sordum. “Aç, aç evet bu” diye cevap verdi ve ön cebinden çıkardığı paketinden aldığı sigarasını yaktı. Üniversitede çok dinlediklerini, “Ne günlerdi bee” diye iç çekerek anlattı.

Tabi biz hiç beklemediğimiz bir durumla karşılaşmıştık. Beş dakika önce bizi geren polis, şu an en azından benim için dinlemekten en keyif aldığım üç beş sanatçıdan biriyle tanıştırmıştı. 

Daha sonra bu kadife sesli adamın hikayesi ne diye merak da ettim tabi. Amerika’da 5 Kasım 1948 doğan Bradley, büyükannesinin evinde fakir bir şekilde annesiz büyüdü. 14 yaşına geldiğinde ise evden kaçarak bir süre sokaklarda yaşadı. Alaska’dan California’ya birçok farklı şehirde, devasa mutfaklarda, aşçılık yaparak geçimini sağladı. Çalıştığı bir işte arkadaşı ona James Brown’a benzediğini söylemiş ve şarkı söyleyip söylemediğini sormuştu. Yapabileceğini biliyordu ve toplama bir grupla 5-6 kez sahneye çıktı. Soul jazz ve funk söylüyordu. 

Gerçek bir Amerikalı olduğunun ispatı da bu klibi denebilir:)

1996 yılına gelindiğinde ise annesinden bir telefon geldi, onun yanına gelmesini istiyordu. Bu çağrıya kayıtsız kalamayan Bradley, ilk kez annesiyle tanıştı ve Brooklyn’e yerleşti. Orada Black Velvet ismiyle yaptığı işin “müzik yapmak” olduğunun farkında olmadan performans sahnelemeye başladı ve sonrasında Daptone Records’un sahibi Gabriel Roth tarafından keşfedildi.

Sonrasında 5-6 yıl boyunca bir türlü anlaşamayan gruplarda solistlik yaptı taa ki yolu gitarist Thomas Brenneck ile kesişene kadar. 2011 yılında “No Time For Dreaming” adlı şarkıyı kaydeden ikili, 60’ların müziğini günümüze taşıyarak bizlere eşsiz bir lezzet sundular. Saygıdeğer polis ağabeyin önerdiği “How Long” şarkısı da bu albümde yer alıyor. Bradley’nin ikinci albümü olan Victim of Love 2013’te, üçüncü albümü Changes ise 2016 da piyasaya çıktı.

Ağustos 2016’da, Bradley, turnelerini iptal ederek istirahate çekildi. Mide kanseri teşhisi konan Bradley bir sene hastalıkla mücadele etti. Polis bizi çevirdikten 1-1.5 ay sonra, 23 Eylül 2017’de ise hayata gözlerini yumdu kadife sesli bu güzel adam. Geride ise dinleyecek onlarca şarkısını ve bana da anlatacak bu hikayeyi bıraktı…

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu