Kral Çıplak!
Çok uzun zaman önce tarihte insanlar, utanmadan çıplak bir şekilde geziyordu. Dünyanın her yerinde, insan varoluşunun çeşitli noktalarında çıplaklıkla ilgili dalgalanan duygularımız vardır. Çıplaklık, tarihte insan vücudunun çıplaklığa yönelik sosyal normlarını içerir. İnsanların vücudu örtme ihtiyacı göç ile beraber vücudu güneş, ısı ve tozdan korumak amacıyla gelişmiştir.
Antik Yunan’da çıplaklık tanrıların mükemmelliği ile ilişkilendirilmiştir ayrıca sanatçılar, çıplaklığı kahramanlık, statü ve yenilgiye kadar çeşitli erkek rollerini de tasvir etmek için kullanmışlardır. Antik Roma’da ise çıplaklık halka açık hamamlarda ve sanatta popülerliğini sürdürmüş olsa da bir utanç kaynağı olarak görülmüştür. Batı dünyasında Hristiyanlığın yayılmasıyla beraber, çıplaklık, günah ve utancı temsil etmeye başlamıştır.
Rönesans’ta Yunan ideallerinin yeniden keşfedilmesi, sanatta çıplaklığı sembolik anlama kavuştursa da, Viktorya döneminde, halkın çıplaklığı müstehcen kabul edildi.
Asya’da kamusal çıplaklık, günahtan ziyade toplumsal uygunluğun ihlali olarak görüldü; utanç verici olmaktançok utanç verici. Bununla birlikte, Japonya’da, Meiji Restorasyonu’na kadar ortak banyo oldukça normal ve olağandı.
Freikörperkultur olarak adlandırılan Alman akımı ise vücudun özgürlüğünü temsil etmektedir. Cinsellikle ilişkisi olmaksızın, insan vücudunun doğada neşe ile bütünleşmesi esastır. Bu kültürü destekleyenler geleneksel naturistler, FKK’ler veya nüdistler olarak adlandırılır. Almanya’da çıplaklık hareketi dünya çapında bir ilk olmuştur.
Geçmişten günümüze uzanan çıplaklık ve giyinme düşüncesi altında derinlemesine çıkarımlar yatar. İnsanın aklına çıplaklık düşüncesi geldiğinde bu fikri özüne dönme ile ilişkilendirebilir ve bu durum onu tereddüte sokabilir. Sadece giyinme ya da soyunma ile ilişkilendirmekten öte olan bu durumda insanın çıplaklığına dönebilmesi çok zor gözükmektedir. Çıplaklık ve utanç duygusu gerek dini sebeplerle, gerek evrimsel süreçle beraber gelişmiştir. Fakat insanoğlunun doğasında olan güvende hissetme ihtiyacı ile bu durum desteklenmiştir. Her ne olursa olsun çıplaklığın insanın bebekliği ile başladığını ve ailelerin erkek ve kız bebeklerini giydirme ve çıplak gezdirme konusundaki farklı kararlarını kabul etmeli ve ahlakçılıktan çok cinsiyetçiliğin farkına varmalıyız.