bi'şeyler

Tanrı’nın Ağacı

Doğa ananın en güzel çocuklarından biri olan ağaçlar, insanların daima ilgisini çekmiştir. Gölgesinde soluklandığımız, dallarında sallandığımız ağaçları atalarımızın kutsal bir varlık olarak görmesi, gurur verici bir inanış biçimidir. Hindistan’ da inek nasıl kutsal ise eski Türk boylarında da ağaçlar kutsaldı. Destanlarımız incelendiğinde her boyun ağaçlara yüklediği anlam farklı olsa da, ağacın kutsal olduğu gerçeği her boy için geçerlidir. Hatta Türk boylarında kutsal ağaçları korumak için yasaklar konulmuş ve caydırıcı cezalar getirilmiştir. Böylelikle kutsallığının bozulmasına engel olmaya çalışılmıştır.

Türklerde kutsal sayılan ağaçlar; kayın, çam, kavak, ardıç, çınar, sedir, selvi, meşe, dut, söğüt ve elma ağaçlarıdır.

“Kayın; gençliğin, mutluluğun, özgürlüğün, barışın, dostluğun, vatanın sembolüdür” (Verbistski, 1893) 

Özellikle kayın ağacı “Tanrı’nın Ağacı” olarak görülmektedir. Altında yapılan duaların Tanrı’ ya ulaşacağı ve kabul olacağı düşünülmektedir. Türk destanlarında insanın ağaçtan yaratıldığına ve kayın ağacı tarafından doğurulduğuna inanılmaktadır, belki de bu sebepten eski kaynaklarda kayın, kadın olarak geçmektedir. Kayın ağacına kadın ruhlarının sindiği düşünüldüğü için bu ağaçların kesilmeleri yasaktır. Kayın ağacının kutsal sayılmasının bir diğer sebebi, bu ağaca şimşek düşmemesi olabileceği düşünülmektedir. Çünkü Türk mitlerinde şimşek kötü ruhları cezalandırmakta görevlidir.

Eski Türk toplumlarına kıyasla, günümüz toplumunda ağaçlar ve kadınlar maalesef aynı kutsallıkta değildir. Ancak ağaçların ve kadınların doğanın eşsiz bir tamamlayıcısı olduğunu unutmamak gerekir. Geleceğimiz ağaçların ve kadınların ömründedir!

Başa dön tuşu