Cesaretli Cahiller!
Okulda, evde, işyerinde ve birçok yerde sık sık karşımıza çıkan bazı tipler vardır. Cesaretli Cahiller! Psikolojide Dunning-Kruger sendromu olarak da bilinen bu davranışsal bozukluğun çıkış noktası ise sofralarımızın baş tacı olan ‘limon’a dayanmaktadır. İlk okuduğumda saf bir cehalet olduğunu hissettiğim bu gerçek olay eminim sizleri de tebessüm ettirecektir.
1995 yılında McArthur Wheeler isimli bir beyefendi, limon suyunun kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğunu iddia ederek, yüzünü limon suyuna buladı ve 2 bankayı üst üste soymaya kalktı. Cahil cesareti denilen kavramın vücut bulmuş hali olan bu adam, limon suyunun “gizemli” kimyası sayesinde yüzünü görünmez kılacağını ve bankadaki kameraların onu göremeyeceğini iddia ediyordu. Giriştiği soygunları başarılı bir şekilde tamamladı ancak aynı gün içerisinde kamera kayıtları sayesinde yakalandı. Kimya ve muhtemelen genel kültür hakkında derin bir cehalete sahip olmasına rağmen, cahilliğinin farkında değildi ve kendini bu konuda uzman görüyordu. Dolayısıyla bilgilerinin ortalamadan üstün olduğunu ve polisler ile teknolojiyi kandırabileceğini sandı.
Wheeler gibi insanlar genellikle çoğumuzun çevresinde vardır. Bu insanlar gürültücü ve çok bilmiş kişilerdir, ufacık işleri büyük gürültü kopararak yaparlar ve daima takdir almak isterler. İlgi hep onların üzerinde olmalıdır çünkü her şeyin iyisini onlar yaparlar.
Her konuda bir fikri olan, her şeyin en doğrusunu bildiğini düşünen ve eğitimi aşağılayan bu insanlar, çoğunlukla en büyük bilginin hayat tecrübelerinden kaynaklandığını düşünürler. Bu durum, psikolojide Dunning-Kruger sendromu olarak da bilinmektedir. Özellikle Türkiye bu yaşam formunun cennetidir.
Normal bir bireyin, kendi uzmanlık alanı dışında kalan konularda geri adım atması beklenirken, alfa kişilik sahibi(!) cesaretli cahillerimiz kahramanlığa soyunurlar. Doktor olmadığı halde şifalı ot kaynatıp insanları hasta ederler, mimar olmadığı halde bina tasarlar, mühendis olmadığı halde o binayı yapar ve ilk depremde göçük altında kalırlar.
Ve az bildiği konularda çok bildiğini düşünen insanlar, bulundukları toplumu zehirlemektedirler. Toplumsal statüye dayanmaksızın her bireyde görülebilecek bu davranış, kişisel tecrübeme dayanarak daha çok sabit fikirli ve sosyal eğitimi yarıda kalmış bireylerde görülmektedir. Jean J. Rousseau boşuna “İnsan ne kadar az bilirse, o kadar çok bildiğini sanır.” dememiş.