sanat

Madres Paralelas: Tekdüze ve Basit

Madres Paralelas, aynı gün, aynı anda doğum yapan iki annenin öyküsünü ele alan melodrama, Pedro Almodovar’ın en yeni filmi.

Almodovar, sıkça kadın-merkezli filmler yapmasından dolayı kendi filmlerini ‘kadının sineması’ olarak tanımlıyor. Annesi ve kız kardeşleri tarafından yetiştirilmesi, kadın karakterleri yazmasını kolaylaştırıyor. Peki Almodovar kadını anlamakta ve anlatmakta ne ölçüde başarılı?

Pedro Almodovar bu filminde daha önceden çokça işlenmiş bir hikayeyi ısıtıp seyircinin önüne koyuyor. Tahmin edilebilirliği ve orijinallikten oldukça uzak oluşu, olay örgüsüne eklenen yan hikayeyle dengelenmeye çalışılmış. İspanya’nın İç Savaş tarihini ve etrafında kolektif hafızayı irdelemeye yönelik yan hikaye, ana olay örgüsüne dahil olamayarak ‘kabak gibi’ ortada kalıyor.

Almodovar’ın kadını ve iç güdülerini anlayamamış olması da karakterlerin yüzeyselliği ile kendini ele veriyor. Almodovar, hayatlarının bambaşka iki evresinde olan kadınların annelik deneyimlerini tek düzlemde sunuyor. Kadınlar, gerçeklikten ve kendilerini çevreleyen materyal gerçeklikten kopuk. Kadının karar mekanizmasını erkek gözüyle aktarması sebebiyle, kadın izleyicinin karakterlerde kendinden parçalar bulması oldukça zor. Eksik yazılmış duygular, Penelope Cruz ve Milena Smit’in oyunculuğu ile bir nebze telafi edilebilmiş.

Filmin bir diğer kötü yanı da aşırıya kaçan ürün yerleştirmeleri ve senaryoya dahil edilememiş, ‘zorlama’ duran tarih elementi. İspanya İç Savaşı’nı ve hafızasını medyatize etmeye çalışan Almodovar, unutturulmaya çalışılan faşist tarihe değinmekte başarısız kalmış. ‘Tarih susturulamaz’ mesajı vermek isterken, bir başka tarihin unutturulmasına göz yumulmuş.

Uzun lafın kısası, Almodovar’ın son filmi Madres Paralelas özensiz, tek düze ve basit bir melodrama olmaktan öteye gidememiş.

Başa dön tuşu