bi'şeyler

Tünelde Bekleme Yapmayın!

Otoriteden memnun olmayan gençlerin baş kaldırması ve 1970’lerdeki resesyonun sonucunda, 1980’lerin ortasında İtalya’nın çoğu şehrinde, kendi kendini yöneten sosyal merkezler oluşmaya başladı. 

Parası, buluşma yeri ya da otoriteye düşkünlüğü olmayan genç yetişkinler, terk edilmiş binalara çöktü, onları yeniledi ve bir sosyal gençlik merkezine dönüştürdü. Önceleri fabrika, okul, hapishane gibi amaçlarla kullanılan bu binaları yeniden hayata geçirdiler. Bu tazelenmiş binalar yarı yasal, geleneksel olmayan, bağımsız olarak işletilen aktivite merkezleri haline geldi.

Avrupa’nın en büyük sosyal merkezi olan Forte Prenestino 1950’lerin ikinci yarısında terk edildi, daha sonra 1977’de Roma Belediyesine teslim edildi ve o zamandan itibaren ağırlıklı olarak bir çöplük olarak kullanıldı. Daha sonra gönüllüler tarafından boşaltıldı, temizlendi ve 1986 Mayıs’ının ilk gününden itibaren sosyal merkez olarak kullanılmaya başlandı. 

Bu alanlara ilk gittiğimde, girişinde, gözüme çarpan çeşitli metallerden yapılmış büyük heykelleri anımsıyorum. Sonradan bu heykellerin içeride gönüllüler tarafından oluşturulan bir atölyede yapıldığını öğrenmiştim. Haftanın bir kaç günü buluşup çöpten kullanılabilir malzemeler toplayıp bu tip çalışmalar yapıyorlarmış.

Yeraltı ve zemin katlarında bir çok farklı alana sahip bu labirent benzeri yapıya girdikten sonra zamanın çizgisel gidişatının bir anda kırıldığını hissediyorsunuz. Yeraltındaki bara iki yanında boylu boyunca -eğer kış ise- odunlar yanan bir tünelden geçerek iniyorsunuz ve kuralları dışarıda bırakıyorsunuz. 

Kulağa her ne kadar hoş gelse de sadece yapmak istedikleri şeyleri gerçekleştirmeye çalışan bu insanlar için durum o kadar da rahat değil. İçeride kurallar geçerli olmadığı için otorite bu tip merkezlerin varlığından rahatsız. Yapılan etkinlikler sırasında çoğu zaman kapıda kavga eden iki polis ve organizatör sahnesine tanık olabilirsiniz. Bu tartışmalar genelde bir sonuca varmaksızın polisin boy gösterip kaybolmasıyla sonlanıyor ve etkinlik kaldığı yerden devam ediyor.

Kapılarını herkese açan, dayanışma ile ayakta duran bu sosyal merkez kesinlikle Roma’nın görülmeye değer yerlerinden biri. İstanbul’un kısıtlı imkanlarıyla yaşayan biri olarak söylemeliyim ki özgürlük ve sonuçları hiç bu kadar somut olmamıştı…

Başa dön tuşu