Roller Coaster’da Yaşamak
DİKKAT: Bu yazı bir his deneyimidir. Lütfen kemerlerinizi bağlayın.
Büyük bir çoğumuz hayatımız boyunca en az bir kere hız trenine binmişizdir. Basit mantığıyla hız trenleri, sizi bir mekanizmayla belli bir noktaya çıkarıp oradan yerçekiminin kollarına bırakan bir ray sisteminden oluşan eğlence aracıdır. Bu raylı sistem size stabil bir yolculuk vermez, bir çok iniş, çıkış, bazen ters dönüş ve dengesiz bir hız durumuna sahiptir.
Gözlerinizi bazen hiç açamadığınız o heyecanlı hissi hayal edin. Hızlanan kalp atışları, kesilen nefes alışverişlerini, içinizdeki o enerji patlamasını dışa atma ihtiyacınıza yardımcı olan çığlıklarınızı…. İndiğinizde bile bir süre vücudunuz titrer, başınız döner, elleriniz soğur ve kalbiniz yüksek hızda çarpmaya devam eder. Bu deneyimin yaşattığı öfori ve pozitif stres ile bu macerayı deneyimlemeye tekrar atıldığımız çok olmuştur. Daha fazlasını yaşayacağımızı düşünerek bir daha ve bir kez daha… Üst üste binmek bu etkilerden sonra o yolculuğu belki biraz daha kolay fakat daha az hisli hale getirir; kalp atışların belirli bir ortalamaya düşer, trenin nerede hızlanıp sana hangi manzarayı yandan veya baş aşağı göstereceğini az çok kestirebilir, nefes alıp vereceğin yerleri buna göre belirleyebilirsin.
Peki ya şimdi bir roller coster’da yaşadığını hayal et. Hiç durmadan yukarı çık, hızlan, yavaşla, yukarı çık, hızlan, yavaşla, yukarı çık, dön, hızlan, aşağı in, hızlan, yukarı çık, aşağı in, hızlan, yavaşla… Bunu defalarca tekrar et kafanda. Ne kadar yorucu, can sıkıcı ve anlamsız… Bu kadar heyecan verici bir hissin defalarca aynı biçimde tekrarlanmasının verdiği hissizlik sizce de üzücü değil mi?
Ve sanırım bir süredir ilişkilerde yaşanan durumun adı bu: roller coaster’da yaşamak. Herkes ve her şey çok kısa süreli yükseliyor, hızlanıyor, yavaşlıyor, bitiyor ve sil baştan yükseliyor, hızlanıyor, yavaşlıyor, bitiyor. Her geçen gün daha hızlı ve daha kısa yaşanan ilişkiler yoğun heyecan arayışını tatmin etmiyor ve bu kişiyi tekrar tekrar aynı durumu yaşamaya itiyor, bu bir yuvarlanma. Tren değişir, raylar değişir fakat roller coaster’da yaşamak değişmez. Tatmin edildiği düşünülen istek ve arzular yine kısa bir süre içerisinde yine şiddetli haliyle başucunuzda belirir. Birinde hiç beklemediğin bir yerde hızlandırır, biri uzun bir yükseliş hızından sonra sizi aniden yavaşlatır fakat deneyim farklı gelse de durum hep aynıdır: heyecan, arayış, inişler, çıkışlar ve bitişler. Hepsi çok hızlı, çok ani ve sonlu.
Duygusal bir dengenin ve istikrarın olmadığı, anlık yükselişlerin bir hızla son bulması; sonu bıkkınlık, heyecansızlık ve hissizlik. Şimdi kendinizi bu roller coaster’da hayal ederek şunu düşünün: love bombing, gaslighting, ghosting ve nihayetinde de işte rolling!