sanat

Mavi’nin Zima Tonu

Geçen gün Love, Death & Robots’un en sevdiğim bölümü Zima Mavi’sini dördüncü kez izledim. Her izlediğimde beni etkisi altına alan on dakikalık bu bölüm, yine beni etkisi altına aldı… Bu defa izlerken beni büyüleyen kısımlara dikkat ettim ama önce sizlere biraz Zima Mavi’sinden bahsetmek istiyorum. Bölüm, yaratıcısının yüzme havuzunu temizlemek için ilk amacı zamana meydan okuyan bir sanatçı olarak, evrendeki yolculuğuna dönüşen Zima adlı bir robotun hikayesini anlatıyor. Onu insanlardan ayıran tek şey, ölümden daha uzun yaşama isteği.

Ünlü bir sanatçı olan Zima, bir gün alışılagelmedik bir duvar resmi yapar, tablonun ortasında minik mavi bir kare vardır. Başlangıcı temsil eden bu şekil zamanla değişir fakat mavinin tonu hep aynı kalır. Sanatla ilgilenmeyenlerin bile dikkatini çeken eser, yeterince ün sağlamasına rağmen Zima’yı tatmin etmez. Kainattaki hakikat arayışı, Zima’nın son eseriyle birleşir. Hakikat arayışında olan Zima, bazı parçaları makineden olan bir insandır. Zima’nın yaratıcısı bilinçli bir beyni Zima’ya programladıktan sonra ölür ve Zima’yı evrendeki yerinin daha fazla farkına varması için onu evrenle baş başa bırakır. Zima, işe basit bir havuz temizleyicisi olarak başlar, ancak ona arzularını gerçekleştirmesi için zaman verildikçe, işlevli bir robottan daha fazlası olma isteği artar. Artan gücü, şöhreti ve bir sanatçı olarak bıraktığı etkiyi, evreni anlamaya çalışırken elde eder.

Zima Mavisi’nin dizinin en felsefik bölümlerinden biri olduğunu düşünüyorum, belki de bu yüzden bu bölüm bende kalıcı bir etki yarattı. Zima, benim için ölüm ve zaman çizgisi içerisinde; aşk, bilgelik, amaç, hırs ve en önemlisi özgürleşmek için karşılaştığımız mücadeleyi temsil ediyor. Mavi rengi de doğada en çok karşımıza çıkan renklerden biridir ve evrenin rengi olarak da bilinir. Her rengin kişide farklı bir anlam ve etkisi vardır. Psikolojik açıdan mavi bende özgürlüğü ve sakinliği temsil ediyor, dizideki gibi aynı!

Zima karakterini kendimle bağdaştırdığımı hissediyorum.. Çünkü hayatı anlama isteği, daha fazla bilgi edinme açlığı ve daha fazla hissetmek için, daha fazla zamana ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Zaman yetmediği gibi, hayat beklemiyor da.. Birçoğumuz sadece yaşıyoruz ama kendimizi keşfetmeye çalışmıyoruz. Oysa kendimizi keşfetmeye bir başlasak, deneyime açık olsak, farkındalığımızın artmasıyla beraber kendimizi anlayıp kim olduğumuzu görebiliriz. Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi sıradan hayatlarımıza devam ediyoruz. Ancak Zima benim yapamadığımı yapıyor ve kendini keşfetme yolunda ölümden korkmayarak, ölümle yüzleşiyor. Çünkü doğmak kadar ölmek de normal. Zima karakterinin hümanist yaklaşımı, evrenin her bir köşesini anlama arzusu, bize hayatın bir yarış olmadığını gösteriyor.

Başa dön tuşu